Kitap Alıntı: The 100
Bu aralar kendime çok kızıyorum. Girilecek
birçok yorum, dağ kadar yazı birikti ve ben zaman bulamıyorum yayınlamak için.
Pazardan itibaren kendime çeki düzen verip hızla yayınlamaya başlayacağım söz
veriyorum. The 100 yorumu ve 21. Gün yorumu gelecek. Ayrıca dizi ile kitap
farklarını da yazacağım. Bu arada ufaktan bir alıntı yayınlayayım dedim.
Resimleri falan da yaptım çok güzel oldular :D
“Yüz şanslı suçlu, tarih yazma fırsatını
yakalıyor.” Ağzının köşeleri kıvrılarak bir sırıtmaya dönüştü. “Dünyaya
gidiyorsun.”
“Burada senin o güzel sırtını iltihaplı
çıbanlarla doldurabilecek zehirli bitkiler var.”
Bellamy omuz silkti. “Kim bilir, belki de hoşuna
gider, doktor kız. Şansımı deneyeceğim.”
Tadı neşe gibiydi ve neşenin tadı, Dünya’da daha
güzeldi.
Prensesi kurtarmaya gelen cesur şövalye değildi.
Onun zindana atılma sebebiydi.
“Senin ormanda önüne gelen her çocukla öpüşen
bir kız olmadığını biliyorum,” demişti muzip muzip sırıtarak, “ama belki de
öyle olmalısın.”
Bellamy, iç geçirerek arkasına yaslandı ve
gözlerini kapattı; onun, uykuya dalmadan önce düşüneceği son insan olmaması ne
kadar zaman geçmesi gerektiğini merak ediyordu.
İnsanlar Dünya’yı en karanlık zamanında terk
etmişlerdi.
Kaç tanesinin geri dönmeye çalışırken öldüğü,
Dünya’nın umurumda olmazdı.
0 yorum